Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya paylaşımıyla 2025 yılına ilişkin dünya ekonomisi değerlendirmesinde bulundu. Uluslararası kuruluşların tahminlerine göre, ticaret ortaklarında büyüme hızının 2024'teki yüzde 2'den 2025'te yüzde 2,4'e çıkması bekleniyor. Emtia fiyatlarının ılımlı seyretmesi ve ABD ile Avrupa Birliği'nde (AB) faiz indirimlerinin devam etmesi öngörülüyor. Bu gelişmelerin Türkiye'nin ihracatını artıracağı, ithalatta emtia kaynaklı baskıyı azaltacağı ve dış finansman maliyetlerini düşüreceği belirtildi. Yılmaz, bu olumlu beklentilerin yanında, ABD-Çin ticaret savaşı riskini ve jeopolitik belirsizlikleri de göz önünde bulundurmanın önemini vurguladı. Ekonomik büyüme ve istikrar için alınacak adımların önemini yineleyen Yılmaz, hükümetin bu unsurları sürekli takip ettiğini belirtti. Öngörülen bu olumlu gelişmeler, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından umut verici olsa da, olası risklerin yönetimi büyük önem taşıyor. Bu nedenle, hükümetin sürekli olarak olası krizlere karşı hazırlıklı olması ve gerektiğinde yeni ekonomik düzenlemeler yapması gerekiyor.
Türkiye'nin Ekonomik Politikaları
Yılmaz, hükümetin ekonomik politikalarını sürdürürken bölgesel ve küresel ekonomik gelişmeleri yakından izleyeceğini ve ekonomik düzenlemeler kapsamında gerekli tedbirleri alacağını açıkladı. Ekonomik büyüme hedeflerine ulaşmak için, devam eden politikaların etkinliğinin izlenmesi ve gerekli ayarlamaların yapılması önemsenmektedir. Hükümetin, gelecekteki potansiyel krizlere karşı önlem alması, ekonomik istikrarın korunması için elzemdir. Bu doğrultuda, diversifikasyon stratejileri ve risk yönetimi mekanizmaları güçlendirilmelidir. Uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde hareket edilerek, Türkiye ekonomisinin küresel dalgalanmalardan etkilenmesinin azaltılması hedeflenmektedir.
Belirsizlikler ve Tedbirler
ABD ve Çin arasında olası bir ticaret savaşı ile diğer jeopolitik gelişmelerin, dünya ekonomisini ve dolayısıyla Türkiye ekonomisini etkileyebilecek önemli belirsizlikler olduğu vurgulandı. Bu belirsizliklere rağmen, hükümet, ülkenin ekonomik programı çerçevesinde, gerekli tedbirleri almaya ve ekonomik istikrarı sağlamaya devam edeceğini belirtti. Gelişmeleri yakından takip ederek, esnek ve proaktif bir yaklaşımla hareket edilmesi planlanmaktadır. Bu durum, hem iç talebi desteklemeyi hem de dış şoklara karşı direnci artırmayı hedefleyen bir yaklaşımı gösteriyor. Güçlü bir makroekonomik çerçeve ve istikrarlı bir finansal sistem, bu belirsizlikler karşısında güven sağlamada önemli rol oynamaktadır.